KAYSERİ BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU OLARAK YILMADAN KADINA ŞİDDETE HAYIR DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ!
Tarih: 25.11.2018| Okunma Sayısı: 1436

 

KAYSERİ BAROSU

25 KASIM KADINLARA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ

BASIN AÇIKLAMASI

 

Değerli Meslektaşlarım ve Kıymetli Basın mensupları;

                        25 Kasım 1960 uygarlıklar tarihinin kara günlerinden biridir.Patria,Minerva ve Maria Mirabel  kardeşler ülkelerinde siyasal özgürlük için kararlılıkla mücadele ederek Latin Amerika’daki diktatör Trujillo’ya meydan okumuşlar,bu yüzden de diktatörlük tarafından zulme uğrayarak pek çok kez hapsedilmişler ve en son olarak da 25 Kasım 1960 yılında arabalarından zorla indirilerek tecavüz ve işkence ile katledilmişlerdir.Mirabel kardeşlerin ölümünden sonra ülkede ayaklanmalar daha çok artmıştır.1981’de Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultay’ında 25 Kasım tarihi  “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kabul edilmiştir.Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1999 yılında 25 Kasım’ı Kadına yönelik Şiddetin Ortadan kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü’olarak ilan etmiştir.Mirabel kardeşler kadına şiddetle mücadelenin bir simgesi haline gelmiş ve kadına yönelik şiddetin önlenmesinde farkındalık yaratma çabasının önünü açmıştır.Tüm dünyada ve ülkemizde kadına yönelik şiddetin kınandığı ve baskılara yenilmeyen yürekli kadınların mücadelesini onurlandırmak adına ölümsüzleştirildiği bir gündür  25 Kasım..

                        Kadına yönelik şiddet anayasal bir hakkın yani yaşama hakkının ihlalidir.Anayasa’nın 10.maddesinde de belirtildiği üzere ‘Herkes,dil,ırk,renk,cinsiyet,siyasi düşünce,felsefi inanç,din,mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’.Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.BM Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi’nde ve Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi’nde kadına yönelik şiddet ‘’kamusal veya özel yaşamda, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı, ıstırap veren ya da verebilecek olan, cinsiyete dayanan bir eylem, tehdit, zorlama, keyfi olarak özgürlükten, ekonomik gereksinimlerden yoksun bırakma’’şeklinde tanımlanmıştır.İstanbul sözleşmesine ilk imza atan ülkelerden olmamıza ve açıkça yasaklanmasına rağmen aile hukuku alanında uzlaşma ve arabuluculuk uygulamasına gidilmesinin kabul edilmesi halinde sözleşme ihlaline yol açacağı gibi,kadına şiddetle mücadelede ciddi bir engel teşkil edecektir.

                         Türkiye, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni imzalamıştır.Sözleşme, 29 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Devamında Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 Sayılı Kanun, TBMM tarafından 8 Mart 2012 tarihinde kabul edilmiştir. Bu yasada şiddetin tanımları yapılmış, yasadan yararlanacaklar açısından kapsamı genişletilmiş, yasa kapsamında mülki amir ve kolluğa yetki verilmiştir. Yeni yasada şiddeti ihbar etme bir hak olarak yer almış ve teknik takip olanağı ve zorlama hapsi gibi yeni müesseseler de getirilmiştir.Yasalarımızda yapılan değişikliklerin kadına yönelik şiddeti azaltmaya yetmediği,hatta en önemli insan hakkı olan yaşama hakkını ihlal eden öldürme fiilinin arttığı aşikardır.Bu artışın en önemli nedenlerinden biri de ülkemizdeki mevzuat ile uygulama arasındaki yetersizliktir.

                        Ülkemizde kadına karşı uygulanan şiddet tablosu halen vahim noktadadır.Kadına şiddet vakıalarında ger geçen gün ciddi oranda artış yaşanmaktadır. Her yıl geleneksel olarak yapılan istatistiksel açıklamalar,kadına yönelik ekonomik, fiziksel, psikolojik, cinsel gibi şiddet türlerinin rakamlarında artış olduğunu ortaya koymaktadır.Son 10 yılda 2337’dan fazla kadın şiddet görerek hayatını kaybetmiştir.2015 yılında 303 kadın,2016 yılında 328 kadın,2017 yılında 409 kadın ve 2018 yılının ilk altı ayında 206 kadın cinayete kurban gitmiştir.2018 yılında öldürülen kadınlardan 85’ini kimin öldürdüğü belirlenemezken 56’sı evli olduğu erkek tarafından,16’sı erkek arkadaşı tarafından,11’i oğlu tarafından,11’i akrabası tarafından,10’u tanımadığı biri tarafından,82’si ayrıldığı erkek arkadaşı tarafından,5’i babası tarafından ve 4’ü de boşandığı erkek tarafından öldürülmüştür.                    

                       Gün geçmiyor ki kısa etek giydiği,çalışmak istediği,evden dışarı çıkmak istediği,istediği kişi ile evlenmek istediği ya da boşanmak istediği için en yakınındaki erkeklerden biri tarafından şiddete maruz kalan bir kadın haberi duymayalım.Şiddetin temelinde anne,baba,çocuk,aile ilişkisi ve sosyal,kültürel ve ekonomik faktörler birliktedir.Çünkü şiddet geçmiş yaşantıların kötü mirasından kaynaklanmaktadır.Kadının fiziksel sağlığını tehlikeye atan ve özsaygısını ortadan kaldıran şiddet olayları sadece bir sonuçtur.Bu sonuca yol açan nedenler üzerinde durulmadığı sürece kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmak mümkün olmayacaktır.Victor Hugo’nun ‘Suç ve cezalar eğitimle,güneşin önündeki buzlar gibi erir.’sözünden hareketle şiddetle mücadele de başı çeken unsurun eğitim olduğunu vurgulamak istiyoruz.

     

                Bu nedenlerle kadına şiddetle mücadelede ;

-        Uluslararası sözleşmelerin doğurdukları yükümlülükler kapsamında yasalarımızda yapılması zorunlu değişiklikler ivedilikle  yapılmalıdır.

-    Kadınlara yönelik şiddeti önlemek sadece kadının yasal haklarını teminat altına almakla değil,kadına yönelik şiddeti engellemek adına toplumun bütün katmanlarını içine alan uzun vadeli stratejilerin oluşturulması ile mümkün olabilir.Bu konuda çalışmalar yapılmalıdır.

-   Eğitim ve öğretimin ilk evrelerinden itibaren bireyler insanlar arası ilişkiler konusunda eğitilmeli,toplum kadın-erkek eşitliği konusunda bilinçlendirilmeli,kadına saygı kavramı işlenmelidir.

-   Şiddet gören kadınlar kolluk kuvvetlerine başvurduğunda acilen kendilerine koruma sağlanmalıdır.

-    Kadın sığınma evlerinin nitelik ve niceliklerinin iyileştirilmesi ve sayılarının arttırılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.

-   İstihdam edilen kadın sayısının her geçen gün azaldığı düşünüldüğünde kadının ekonomik olarak güçlendirilmesi ve kadının iş gücüne daha uygun ve aktif olarak katılımı sağlanmalıdır.Kadının ekonomik özgürlüğünü elde etmesi yönünde yapısal engellerin ortadan kaldırılması sağlanmalıdır.

-        Ülkemizde okuryazar olmayan kitlenin çoğunun kadın olduğu düşünüldüğünde kadınların eğitilmesine önem verilmelidir.Özellikle kız çocuklarının eğitimine önem verilmeli,eğitim alanından uzaklaştırılmamaları ve çocuk yaşta evlendirilmelerin önüne geçilmelidir.

-    Kolluk, idari ve adli görevlilerin periyodik ve sürekli eğitimleri sağlanmalıdır. Her birinin uygulayıcı birim olması nedeni ile bu bir zorunluluktur.

Medyada kadına yönelik şiddet,taciz ve tecavüz haberleri kamuoyuna aktarılırken kadının mağduriyetini artıracak,kadını küçük düşürücü ve şiddeti meşrulaştırıcı haber ve yayın dilinden kaçınılmalı,bu konuda RTÜK tarafından etkin denetim sağlanmalıdır.

-      Türk Ceza Yasamızda mevcut olan ve hakim takdirine bırakılan;“haksız tahrik indirimi” ve “iyi hal indirimi” ne dair maddelerin, şiddet mağduru kadınlarda, özellikle de tecavüz ve taciz mağduru kadın dosyalarında maddelerin gerekçelerine, amacına, kapsamına ve mehaz kanunlardaki uygulama şekilleri ile uluslararası sözleşmeler hükümlerinin de dikkate alınarak toplumsal cinsiyet bakış açısından kurtulmuş olarak hukuka uygun bir şekilde uygulanmasına özen gösterilmelidir.

        TOPLUM BİR TARAFTAN ANA OLARAK KUTSAL SAYDIĞI KADININ,DİĞER TARAFTA ŞİDDETE UĞRAMASINA NE YAZIK Kİ DUYARSIZ KALMAKTADIR.

DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI BİZ KAYSERİ BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU OLARAK YILMADAN ‘KADINA ŞİDDETE HAYIR’ DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ.KADINLARIMIZIN CUMHURİYETİN İLANI İLE ELDE ETTİKLERİ KAZANIMLARA AYKIRI YASAL DEĞİŞİKLİKLERİN HER ZAMAN KARŞISINDA OLACAĞIZ.

KATILIMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDER,SAYGILARIMIZI SUNARIZ.26.11.2018

 

                                               Kayseri Barosu Kadın Haklarından Sorumlu

                                                           Yönetim Kurulu Üyesi

                                                                         AV.NİLAY KARAHAN                                                                                                                                               

 

  

 

ETKİNLİK TAKVİMİ

Calendar
Title and navigation
Title and navigation
<<<Nisan 2024><<
Nisan 2024
 PSÇPCCP
1325262728293031
141234567
15891011121314
1615161718192021
1722232425262728
18293012345

16.04.2024
AV. ALİ KÖSE
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.