30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetler Günü, Türk Milletinin 5000 yıllık tarihi yolculuğundaki en önemli günlerden birisidir.

Ey Büyük Türk Milleti ; Mete Han"dan Atilla"ya, Bilge Kağan"dan Sultan Alparslan"a, Fatih Sultan Mehmet'ten Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk'e kadar, asil, kutlu ve şanlı bir tarihin varisleriyiz.

Adımız bir, anımız bir, acımız bir. Biz büyük bir aileyiz. Kuzeyden güneye, doğudan batıya, tek yürek tek bileğiz. Biz büyük Türk Milletiyiz.

30 Ağustos ; Anadolu'yu işgalden kurtaran, 2. kez fetheden, Türk Milletini esaretten kurtaran, Sevr'i yırtıp atan ve Bağımsız Türkiye Cumhuriyetini kuran, Türk'ün büyük atası Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk'ün komutasında, Büyük Taarruzun sonunda, Başkomutanlık Meydan Muharebesinin kazanıldığı gündür.

Türk tarihinde, Şanlı Ağustosun her günü ayrı bir zafer, her günü ayrı bir bayramdır adeta. Malazgirt, Otlukbeli, Çaldıran, Mercidabık ve Mohaç zaferleri, Belgrad'ın ve Kıbrıs'ın fethi, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz'un tamamı, 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile temsil edilir. Türk Milletinin gönlünde, Türk Tarihindeki zaferlerin tamamının temsilcisi, 30 Ağustos olarak kabul edilir.

2230 yıllık kuruluş tarihi olan Türk Silahlı Kuvvetleri, Ordu-Millet geleneği olan Türk Milletinin gözbebeğidir. Ordumuzun disiplini, milletimizin Mehmetçiğe olan sevgisi ve güveni, yüzyıllar boyunca büyük Türk Milletinin en büyük iftiharı olmuştur. Hiçbir güç, iç ve dış mihraklar, Türk Milletinin gönlündeki Asker ve Ordu sevgisini ortadan kaldıramaz. Türk Milletine düşman olanların tamamı, aynı zamanda ve fazlasıyla, Türk Ordusunu da düşman olmuştur. 30 Ağustos aynı zamanda, Türk Silahlı Kuvvetler Günüdür.

M.Ö. 209 yılında kurulan ve 2230 yıllık geçmişi bulunan Türk Kara Kuvvetleri, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin belkemiği ve asli gücüdür. Ordumuzun temeli disiplin, eğitim, onur, saygınlık ve bağımsızlıktır.

TSK'nin saygınlığı, birliği, disiplini, milli yapısı ve kurumsal bütünlüğü, bu zorlu coğrafyadaki tek güvence ve en büyük teminatımız iken, maalesef yaşanan süreçte, TSK paramparça edilmiştir.

Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat ve YAŞ süreçleriyle TSK'nın manevi saygınlığı yok edilmiş, kadim, koca ve muzaffer milli ordu önce terör örgütü ilan edilmiş, hainlerce kozmik odalarına girilip servis edilmiş, Genel Kurmay Başkanı, komuta kademesi ve tam bağımsızlıkçı ve devletçi paşalar tutuklanmış ve Ordudan tasfiye edilmişlerdir. Yerlerine getirilen bir kısım hain soysuzların, farklı kılıklara girip, ipin altında da üstünde de oynamaları sonucu yaşanan 15 Temmuz hain cunta girişimi sonrasında, TSK'nın maddi varlığı da ağır derecede zedelenmiştır.

En son olarak 1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik kanununun kaldırılarak yerine getirilen yeni düzenleme, Türk Ordusunun ve Türk Milletinin, Ordu-Millet özelliğini ortadan kaldırmaktadır.

TSK ile ilgili olarak yapılan ve yapılacak olan her türlü düzenlemelerde, ordumuzun tarihi geçmişi, saygınlığı, disiplini, milli yapısı ve bütünlüğü, bir an için dahi göz ardı edilecek olursa, bunun faturasını çok ama çok ağır öderiz. Genelkurmay, kuvvet komutanlıkları ve ordu komutanlıkları arasına, başkaca konulacak sivil kişi ve kurumların, bu yapılar arasındaki bütünlüğe zarar vereceği ; teamül, prensip, liyakat ve ehliyetle değil de, başkaca sair amaçlarla yapılacak atama, terfi, disiplin ve adli işlemlerin sonuçları, tarihimizde çok acı olaylar, ağır hezimet ve yenilgilerle sabittir. Tarih boyunca bağımsızlığımızın ve özgürlüğümüzün teminatı, devletlerimizin kurucusu, Büyük Türk Milletinin çelikleşmiş iradesi, modernliğin ve gelişmenin öncüsü hep Ordumuz olmuştur.

Emperyalizmin, siyonizmin, haçlı zihniyetinin, sızmaların ve içteki hain ortak, işbirlikçi ve piyon irticai ve bölücü yapıların, ilk ve en büyük hedefi, her zaman TSK olmuştur.

TSK her türlü siyasi tartışmanın ve hesapların dışında ve üstünde tutulmalı, kurgulanmış sahte delillerle oluşturulan Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat davaları vb. hainliklerle yara alan Ordumuzun ve Mensuplarının iade-i itibarı, tam ve eksiksiz olarak yapılmalı, yeni ve bedelli askerlik uygulaması son bulmalı, profesyonel ordu kumpasına ve tuzağına düşülmemeli, emir-komuta zincirine asla zarar verilmemeli, TSK Cumhurbaşkanlığı makamına bağlanmalı, Ordunun terfi, teamül ve geleneklerine tamamen uyulmalı, YAŞ ve MGK konusunda anayasaya uygun hareket edilmeli, ordu içerisinde siyaset, mezhep, tarikat ve cemaat yapılanmalarına asla müsaade edilmemeli, liyakat ve ehliyete tam olarak uyulmalıdır. 1834 yılında kurulan Şanlı yuva Kuleli, Maltepe ve Işıklar gibi Askeri okullarımız, Ordumuzun beyni ve bel kemiği olup, aynı şekilde, derhal geri açılmalıdırlar. Ordudan ayrılan eğitim, yargı, sağlık, jandarma, sahil güvenlik ve diğer tüm parçalar, tekrar asıl gövdeye eklenmelidir.

Asla unutulmamalıdır ki, milli ordusu olan ülkeler ve milletler asla yıkılmazlar.

Ne yaparlarsa yapsınlar, bu milletin yüreğindeki asker, vatan ve ordu sevgisi bitmez. Bunun için Ordu Peygamber Ocağı, Asker Mehmetçik olarak adlandırılır, askerliğini yapmayana kız verilmez ve evlendirilmezdi.

Biz Avukatlar, her zaman kahramanlarımızı örnek aldık, almaya da devam edeceğiz. Bizler yüklendiğimiz sorumluluğun bilinci içerisinde, aynı vatanımızı ve bağımsızlığımızı savunanlar gibi ; hukuk devletini, kuvvetler ayrılığını, bağımsız yargıyı, savunma hakķını ve adaleti savunmaya devam edeceğiz.

Bu vesileyle, Emperyalizme karşı kazanılmış ilk ve tek zaferi bizlere armağan eden ve Anadolu'yu bizlere tekrar vatan yapan Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk'ü, Silah Arkadaşlarını ve Şehitlerimizi, bir kez daha, rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz.

Yaşasın 30 Ağustos Zafer Bayramı,

Yaşasın Türk Silahlı Kuvvetlerimiz,

Yaşasın Türk Milleti,

SONSUZA KADAR VAR OLSUN TÜRKİYE CUMHURİYETİ...

Saygılarımızla.

Av. Cavit Dursun

Kayseri Baro Başkanı