8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLANDI
Tarih: 7.03.2016 23:00:00| Okunma Sayısı: 1846

 
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ MÜNASEBETİ İLE ATATÜRK ANITI'NA ÇELENK SUNUMU VE BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI. 
 

              KADINLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

08.03.2016

 

Kadın kimdir  diyerek sözlerime başlamak istiyorum Kadın dünyaya gözümüzü açtığımızda annemizdir, aynı evde büyüdüğümüz kız kardeşimizdir, okulda arkadaşımız, sonra eşimiz, daha sonra kızımızdır , yani varoluşun temelidir kadın.

 

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York eyaletinde bir tekstil fabrikasında çalışan işçi kadınlar, daha iyi çalışma koşulları ve erkeklerle eşit ücret almak için 8 mart 1908de’de greve gitmişler. Ancak polisin işçi kadınlara  saldırması ve kadınların fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında kadınların fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can vermiştir. Bu nedenlerle 8 mart dünyada tüm kadınların eşitlik özgürlük ve daha huzurlu yaşama isteklerini dile getirdikleri çok özel bir gündür.

 

Kadınlar ve erkeklerin fiziksel olarak eşit olmamaları, hak olarak da eşit haklara sahip olmamalarını gerektirmiyor. Eşitlik isteği kadınların en doğal haklarıdır. Çünkü kadın da olsa erkek de olsa insan önce insandır. Anayasa`nın da 10. Maddesi de Kanun önünde Eşitliktir.

‘’Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür….’’

 

                 Bu bağlamda Son dönemde dikkat çeken ve ülkemizin taraf olduğu sözleşme İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir. 11.5.2011 tarihinde İstanbul’da imzalanan bu sözleşme ile ülkemiz uluslararası düzeyde kadına yönelik şiddete ilişkin mücadele etmeyi ve bu amaçla ilgili tedbirleri almayı taahhüt etmiştir. Gerek 6284 sayılı Kanun gerekse İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik her türlü şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleyi etkinleştirmek amacıyla önemli birer rol üstlenmiştir. Günümüzde de örneklerine pek çok kere rastladığımız gibi fiziki, psikolojik, ailevi şiddet mağduru olan birçok kadınımız hayatını kaybetmektedir.

Böyle bir sözleşmeye imza atmış isek böyle bir kanunumuz var ise hala neden şiddet sonucu kadın ölüm haberleri ile üzülüyoruz. Burada unutulmamalıdır ki en önemli sorun uygulamadır. Alt yapı olmadan kanunların yürürlüğe girmesi sonucu uygulamada pek çok eksiklikler ortaya çıkmakta ve bunun sonucu hepimizi üzmektedir.

 

Kadınlar geçmişte, çoğu toplumlarda ikinci sınıf vatandaş olarak görülmüştür. En ağır işlerde çalıştırılmış, bir eşya gibi alınıp satılmış, baskı altında tutulmuş ve çoğu zaman şiddette maruz kalmıştır. Ne yazık ki kadınlar hala eğitim ve diğer toplumsal hizmetlere erişmekte güçlüklerle karşılaşıyorlar. Günümüzde kadın, hem işine gitmiş, hem de eve gelince çocuğuna bakıp, ilgilenmiştir. Hem anne, hem iş kadını, hem de ev kadını rolünü üstlenmiştir. Bütün sorumlulukların altına kadınlarımız girmek zorunda kalmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda Nene Hatun, Halide Edip Adivar gibi birçok kahraman Türk Kadını cephelerde savaşmış, bağımsızlık savaşının kazanılmasında önemli rol oynamıştır.

 

Kadınların haklarını engellemek demek; o toplumu bitirmek demektir. Kadınsız bir toplum çorak bir toprağa benzer. O halde, eğitim her kadının doğal hakkı olmalıdır. Çünkü toplumun yapı taşı olan aileden başlayarak sağlıklı bireyler yetiştirmek, onların elindedir. Eğer kadın, bilgisiz ve cahil kalmışsa, okuma hakkından yoksun bırakılmışsa, ondan sağlıklı bireyler yetiştirmesi beklenemez. Atatürk de; bunu çok iyi bildiği için sosyal ve kültürel alanda, eğitimde, hukukta, aile içinde ve çalışma hayatında kadınların, erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir. Nitekim kadınlar seçme ve seçilme hakkı gibi haklara birçok ülkeden önce sahip olmuşlardır. Atatürk’ün dediği gibi ‘’Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki; bir toplumun yarısı topraklarda zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin.’’

Yılın sadece bir günü kadını hatırlamak, onların aile ve toplum üzerindeki değerlerini ön plana çıkarmakla, onların hak ettiği kazanımlar ödenmiş olmaz. Eşitlikten söz ederken, bunu uygulamalarda göremiyoruz. Örneğin siyaset idare ve toplumun diğer alanlarında kadınlara gereken fırsatlar verilmemiştir. Kadın haklarını insan haklarından ayrı tutmak mümkün değildir. Kadın hakları ile savunulan kadınların ayrıcalıklı haklara sahip olması değil, sadece insan oldukları için her yerde ve herkes için geçerli haklara sahip olmasıdır. Kadınların eğitim sağlık siyaset ve toplumun her alanında özgür ve aktif olarak görev almalarına fırsat verilmelidir.

Daha uygar ve sağlıklı bir toplum için kadınlara her zaman ihtiyaç vardır. Kadınlara verilmiş bu güzel güne saygı duymalı ve onları sadece bir günle değil; her zaman hatırlamalıyız.

 

                                              Kayseri Barosu Kadın Hakları Komisyonu

                                                         Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi

                                                              Av.Kadriye Akkaş Peker

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

ETKİNLİK TAKVİMİ

Calendar
Title and navigation
Title and navigation
<<<Nisan 2024><<
Nisan 2024
 PSÇPCCP
1325262728293031
141234567
15891011121314
1615161718192021
1722232425262728
18293012345

24.04.2024
AV. ALİ KÖSE
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.