5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ DOLAYISI İLE BASIN AÇIKLAMASI YAPILDI
Tarih: 5.04.2017| Okunma Sayısı: 2199

 
5 Nisan Avukatlar Günü dolayısı ile baromuz seminer salonunda Baro Başkanımız Sayın Av. Cavit DURSUN basın açıklamasında bulundu. Yönetim Kurulumuzun da hazır bulunduğu açıkamaya çok sayıda meslektaşımız katıldı.
 
 
 
 
 
 
 

05.04.2017 TARİHLİ, 5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜNE ve

HUKUKİ GÜNDEME İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

Çok Değerli meslektaşlarım ve basınımızın güzide emekçi mensupları ; 5 Nisan Avukatlar gününe, Savunma Hakkına ve hukuki gündeme ilişkin olarak yaptığımız basın toplantımıza hoş geldiniz. Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Öncelikli olarak, 1926 yılından beridir vefat eden Kayseri Barosu mensubu tüm avukat meslektaşlarımı, devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını, vatanımızı, milletimizi, hukuku ve demokrasiyi korumak için canını veren tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Dün Şırnak ve Bingöl’de şehit olan askerlerimize Cenabı Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Büyük Türk Milletine ve asil Türk Milletinin gözbebeği olan Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı ve yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Görev yaptığımız ve yapacağımız süre içerisinde, Cumhuriyetimizin kurucu değerleri, Anayasamızın 2. maddesindeki bütün ilkeler, Türk Vatanı, Türk Milleti, Hukuk Devleti, Hukukun Üstünlüğü, Yargı Bağımsızlığı ve Savunma Hakkı ilkeleri ile vatandaşlık kavramı vazgeçilmezlerimiz olmuştur ve olacaktır. Orta Asya’dan başlayan tarihimiz, günümüze kadar uzanmaktadır. Bu uzun süreçte sayısız devletler ve imparatorluklar kuran milletimiz, insanlık tarihinin, uygarlığın gelişiminin ve dünya hukuk tarihinin ve adaletin temel taşı olmuştur. Gittiği her yerde adalet, ahlak ve hukuk düzenini egemen kılan milletimiz, bu değerlere bağlı kaldıkça yükselmiş, bu değerler bozulmaya yüz tuttukça gerilemiştir. Töre yani hukuk konuşunca hakan susar, bu gerçeğin bir sonucudur. İslam’dan önceki tarihimizde bize aittir, İslamiyeti kabul ettiğimiz tarihten sonraki tarihimizde bize aittir. Her olguyu, kendi devri ve döneminin şartları içerisinde değerlendirmeliyiz. Bu nedenle Metehan’da, Kültigin’de, Atilla’da bize aittir, Alpaslan’da, Osman Bey’de, Fatih’te ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk te bize aittir. Bir saat adaletle hükmetmek, 70 yıllık ibadetten üstündür inancının insanlarıyız. Adalet mülkün temelidir ilkesini kabul eden bir milletin fertleriyiz. Tarihte adalet, hukuk, ahlak, disiplin ve düzenle anılan bir ecdadın soyuyuz. Uzun tarihimiz sonrasında 1923 yılında kurulan Cumhuriyetimiz, evrensel hukuk ilkelerini kabul etmiş, milli hasletimiz olan adalet, hak ve ahlak bilincine, insanlık tarihinin evrensel hukuk ilkelerini ve kurumlarını da eklemiştir. Tüm bunların sonucunda vatandaşlık kavramı ve bilinci milletimizin temel ilkesi olmuştur. Cumhuriyetin kurucu değerlerinin ve ilkelerinin en önemlilerinden birisi Vatandaşlıktır. Vatandaşlık kavram ve bilinci sayesinde, ayrılıklar ve ayrımlar ortadan kalkmış, ortak yaşam bilinci oluşmuştur. Cumhuriyetin kurucu değerleri ve ilkeleri ile vatandaşlık kavramı vazgeçilmezimizdir.

En değerli hazinemiz ve asli gücümüz, Milli Birlik ve Beraberliğimizdir. Milli birlik ve beraberliğimizi ayakta tutacak şey, ne etnik kökenlerimiz, ne mezheplerimiz, ne siyasi görüşlerimiz ve ne de bireysel çıkar ve menfaatlerimizdir. Milli birlik ve beraberliğimizin çimentosu, Hukuk Devleti ilkesi, bağımsız yargı, güçlü savunma ve Vatandaşlık bilincidir.

Kıymetli meslektaşlarım, Kuvvetler ayrılığı prensibinde yasama, yürütme ve yargı 3 eşit erktir. Ancak yargı erki, eşitler arasında birincidir. Yargı erkini oluşturan iddia, savunma ve karar saç ayağında ise, Yargıyı adil, insani, ahlaki, kabul edilebilir ve hukuki yapan ise Savunmadır. Savunmanın olmadığı bir yargı, engizisyondur, yargısız infazdır. Bu nedenle yargı erkinin olmazsa olmazı savunmadır. İşte bu yüzden, dünya hukuk tarihine geçen iddianameler yoktur. Dünya hukuk tarihine geçen savunmalar vardır. Hukukun tarihi, gerçekte savunmanın tarihidir.

Hukuk ve savunmanın güçlü olduğu ülkeler, günümüzde dünyanın en güçlü, huzurlu ve refahlı ülkeleridir. Hukuk ve savunmaya değer verilmeyen ülkeler ise, dünyanın geri kalmış, kan ve gözyaşı içerisinde olan 3. Dünya ülkeleridir. Türkiye’de savunmanın çıktığı en tepe nokta, Avukatlık Kanununda yapılan köklü değişiklikler sebebiyle, 2001 yılıdır. O tarihten sonra ise maalesef Türkiye’de yargı, hukuk, savunma ve avukatlık mesleği her geçen kötüye gitmektedir. Savunmanın yetkilerinin azaltılması, CMK’DAKİ hakların kısıtlanması, sürekli yapılan torba-paket değişiklikler, Hukuk fakültesi sayısı, eğitim kalitesi, kontenjan ve mezun sayısının çokluğu, Avukatlık sınavının iptali, uzun gözaltı ve tutukluluk süreleri, hakimlik teminatının yok edilmesi, yargı bağımsızlığının ortadan kalkmaya başlaması, ülkemizde vatandaşlarımızın hukuki güvenlik ve hukuki huzur haklarının kalmaması vb. hususlar bunların sadece bir kısmıdır. Avukat ile müvekkilini aynı statüye koyan, avukatlık mesleğini icra edilemez hale getiren; savunma hakkını, adil yargılanma hakkını, adalete erişim hakkını, silahların eşitliği ilkesini, masumiyet karinesini ve avukatın sır saklama yükümlülüğünü ağır bir biçimde ihlal eden bu tür düzenlemeler, bir hukuk devletinde asla kabul edilemez.

Kıymetli Hukukçular ; Şüpheliye/Suçluya ceza verebilmenin yolu bile hukuktan geçer. Eğer hukuku uygulamazsanız, savunma hakkı vermezseniz ve tüm haklarını kısıtlarsanız, suç isnadında bulunulan şüpheliyi-suçluyu dahi cezalandıramazsınız. Öyle bir hukuk düzeni kurmalıyız ki, bırakın kamuoyunu, sanığın kendisi bile adil yargılandığına inanmalıdır. Buradan Türkiye’nin bütün hukukçularına sesleniyorum. Gelin sadece hukukçu olalım, vatandaşlarımızın her türlü hukuki savunma haklarını sonuna kadar verelim, kullandıralım. Yargı bağımsızlığı, Hakimlik teminatı, Savunma hakkı ve Hukukun evrensel değerleri tek, tartışmasız ve vazgeçilmez ilkemiz olsun.

Adil olmak kadar önemli olan bir diğer hususta, adil görünmektir. Çoğu kez adil gözükmek, adil olmanın bile ötesine geçmektedir. Savunma hakkının kısıtlanması, gizlilik kararlarının çokluğu, uzun gözaltı ve tutukluluk kararları, cezaevi görüşmelerindeki süre, esasi ve şekli kısıtlılıklar vatandaşlarımızın insan haklarını, adil yargılanma ve savunma hakkını ağır şekilde kısıtlamaktadır. Masumiyet karinesi, suç ve cezanın şahsiliği ve kanuniliği, suç ve cezanın geriye yürümezliği ve diğer evrensel ilke ve değerler vazgeçilmezimiz olmalıdır. Hukuku ve hukuk ilkelerini savunmak, suçu ve suçluyu savunmak değildir. Tam aksine, at izini it izinden, akı karadan, yaşı kurudan ayırmanın tek yolu sadece ve sadece hukuk, savunma ve adalettir. Hukukun, hukukçuların, özellikle savunmanın, hakim, savcı ve avukatların üzerindeki her türlü baskının kaldırılması, adalet mülkün-devletin temelidir ilkesinin gereğidir. Bilinmelidir ki ; hukuk, yargı ve savunma yıkılırsa, devlet asıl o zaman yıkılır.

Değerli meslektaşlarım, bizim anlayışımızda Barolar yargı erkinin savunma kurumudur. Barolar STK, STÖ yada basit bir meslek odası değildir. Baro, savunmanın kendisi olan avukatların kurumudur. Bu nedenle bizler, baroları STK, STÖ yada bir meslek odası olarak gören anlayışı ve sonuçlarını hiçbir şekilde kabul etmiyor ve bu anlayışı reddediyoruz. Bir erkin kurumu olan baroların, bir hukuk kurumu gibi yönetilmesi gerekmektedir. Baroları STK, STÖ yada bir meslek odası gören anlayışın sonuçları, baroları etkisiz, savunmayı yetkisiz ve avukatları itibarsız kılmaktadır. STK, STÖ mantığı, barolara siyaset, rant, maddiyat ve koltuk beklentileri getirmektedir. Bu durum, baroları konuşması gereken yerlerde susan, susması gereken konularda ise konuşan barolar haline getirmektedir. Oysaki hukuk kurumu olarak yönetilen ve yönetilmesi gereken barolar, yargıya, hukuka ve savunmaya güç, avukatlara ise itibar ve onur getirecektir. Bütün bu nedenlerle bizim vazgeçilmez anlayışımız ve ilkemiz, baroların yargı erkinin savunma kurumu olduğu hususudur.

İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın anlayışı ; hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Hukukta, yargıda, devlette ve savunma hakkı da insanlarımız içindir. İşte bu nedenlerle, tüm halkımızı bütün bu kavramlara, kurumlara ve değerlere sahip çıkmaya çağırıyorum. 5 Nisan Avukatlar Günü, avukat bireyler olarak bizim değil, her şeyden önce halkımızın ve Türk Milletinin günüdür. Zira, adalet ve kutsal savunma hakkı ; insanımızın ve milletimizin hakkıdır. 5 Nisan, halkımızın ve Milletimizin adalet, savunma, hukuki güvenlik ve hukuki huzur hakları ile kendilerinin, ülkelerinin ve çocuklarının geleceklerinin teminatı olan gündür. 5 Nisan demek, savunma hakkı, adalet demek, adil yargılanma hakkı, hukuki huzur, hukuki güvenlik ve geleceğe güvenle bakmak demektir. Bütün bu nedenlerle, tüm Halkımızın, Milletimizin ve halkın ve hakkın temsilcileri olan Avukatlarımızın, 5 Nisan’larını kutluyorum.

Değerli meslektaşlarım; her birinizi en içten duygularımla tekraren selamlıyorum. Saygılarımla.05.04.2017

Av. Cavit DURSUN

Kayseri Barosu Başkanı

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

ETKİNLİK TAKVİMİ

Calendar
Title and navigation
Title and navigation
<<<Nisan 2024><<
Nisan 2024
 PSÇPCCP
1325262728293031
141234567
15891011121314
1615161718192021
1722232425262728
18293012345

16.04.2024
AV. ALİ KÖSE
BARO BAŞKANI

BARO LEVHASI


© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.