5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ ÇELENK SUNUMU, BASIN AÇIKLAMASI VE KOKTEYL PROGRAMIMIZ

05.04.2019 TARİHLİ 5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜNE İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

Değerli meslektaşlarım ve basınımızın güzide emekçileri; 5 Nisan Avukatlar gününe, basın açıklamamıza hoş geldiniz. Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Öncelikli olarak, 1926 yılından bugüne vefat eden Kayseri Barosu mensubu tüm avukat meslektaşlarımızı, devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını, vatanımızı, milletimizi, hukuku ve demokrasiyi korumak için canını veren tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.

Kıymetli meslektaşlarım, Kuvvetler ayrılığı prensibinde yasama, yürütme ve yargı 3 eşit erktir. Ancak yargı erki, eşitler arasında birincidir. Yargı erkini oluşturan iddia, savunma ve karar saç ayağında, Yargıyı adil, insani, ahlaki, kabul edilebilir ve hukuki yapan Savunmadır. Savunmanın olmadığı Yargı Sisteminin adil olmasından söz edilemez. Yargı erkinin olmazsa olmazı bağımsız ve güçlü savunmadır. İşte bu yüzden, dünya hukuk tarihine geçen iddianameler yoktur. Dünya hukuk tarihine geçen savunmalar vardır. Hukukun tarihi, gerçekte savunmanın tarihidir.

Ülkemizde hukuki güvenliğin, hızlı, adil, bağımsız ve tarafsız bir yargının ve güçlü bir savunmanın gerçekleşmesi için, toplumdaki her kesimin emek, çaba, özveri ve inancına ihtiyacımız bulunmaktadır. Siyasî iradenin ve devlet yöneticilerinin, Yargı erkinin eşitler arasında birinci erk olduğuna, Kuvvetler Ayrılığı, Hukukun Üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkelerine, adalet, liyakat, Savunma ve eşitlik kavramlarına ve evrensel yargı kurallarına inanmaları ve saygı göstermeleri şarttır. Bu uğurda, Hakim ve Savcılarımızın teminat ve güvenceleri tam olarak sağlanmalı, Savunma hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalı, kanunlar yapılırken yargı organlarının görüş ve önerileri öncelikle dikkate alınmalı, Barolar ve Avukatların tam bağımsızlığı sağlanmalı, liyakat ve ehliyet öncelik taşımalıdır.  

Bireyler, kendileri ya da mensup oldukları grupları için değil, herkes için evrensel ve ilkesel adalet anlayışını benimsemelidir. Toplumun her katmanının adalete, savunmaya, eşitliğe ve hukuka olan ihtiyaç göz ardı edilemez bir gerçektir. Yargıya olan güveni artırmak, tarafsızlık ve bağımsızlığını sağlamak, kalitesini ve hızını artırmak zorundayız.

Güvenilir, saygın, adil ve iyi işleyecek bir yargının en önemli şartlarından birisi de hukuk eğitimidir. Hukuk eğitimi kaliteli ve nitelikli olmayan bir ülkenin, yargısından da hiçbir şey beklenemez. Bunun için hukuk fakültelerinin sayılarının ve kontenjanlarının bir an önce azaltılması, yeni hukuk fakültesi açılmasının önüne geçilmesi, mevcutların sayısının 10’a kadar düşürülmesi, yüzde 1’lik dilime giremeyenlerin hukuk fakültesine girememesi, hukuk eğitiminin 5 yıla çıkartılması, analitik, tartışan, sorgulayan, özgürlükçü ve evrensel sistem ağırlıklı hukuk eğitimi modeline geçilmesi, avukatlık staj süresinin uzatılması, hâkim ve savcıların makul süre fiili avukatlık yapmış olanlardan seçilmesi, hâkim yardımcılığı sisteminin getirilmesi, devlet hukuk sınavının derhal uygulanmaya konulması,  liyakat ve ehliyetin öne çıkartılması gerekmektedir.

Toplumsal yaşamın huzuru, düzeni; milli birlik ve beraberlik, istihdam, ekonomi  her şey; ancak ve ancak adaletle kaimdir. Tüm sorunların çözümü yargı bağımsızlığı, güçlü savunma, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerine bağlı kalmakla mümkün olacaktır.  

Fikir ve inanç hürriyetleri, bireyin, toplumun ve devletin gelişmesinin temel unsurlarından birisidir. Bu nedenle, bu özgürlükler alabildiğince genişletilmelidir. Konuşan, düşünen, araştıran ve sorgulayan birey ve toplumlardan korkulmamalıdır. Bireyler de düşünmekten konuşmaktan korkmamalıdır. Mahkemeler öncelikle bireyin hak ve özgürlüklerinin güvencesi olmalıdırlar.

Şüpheliye/Sanığa ceza verebilmenin yolu sadece hukuk ve adil yargılamadan geçer. Eğer hukuku uygulamazsanız, savunma hakkı vermezseniz, adil yargılanma, masumiyet karinesi ve suç ve cezanın şahsiliği ilkelerini zedelerseniz, suç isnadında bulunulan şüpheliyi-sanığı adil, vicdani ve kabul edilebilir şekilde cezalandıramazsınız. Öyle bir hukuk düzeni kurmalıyız ki, bırakın kamuoyunu, sanığın kendisi bile adil yargılandığına inanmalıdır.

Adil olmak kadar önemli olan bir diğer husus da, adil görünmektir. Çoğu kez adil görünmek, adil olmanın bile ötesine geçmektedir. Hukuku ve hukukun ilkelerini savunmak, suçu ve sanığı savunmak değildir. Sürekli gündemde tutulan aflar; ceza kanunları, ceza usul ve infaz sisteminde sıklıkla yapılan değişiklikler, sistemin güvenilirliğini zedeleyecek, toplumsal barışı ve huzuru bozacaktır. Hukukla ilgili düzenlemeler, popülist, güne göre ve siyaseten değil, hukuk kurumlarının ve uygulayıcıların görüşleri alınarak yapılmalıdır.

Türk Milleti adına yargılama yapma yetkisini haiz mahkemelere alternatif olarak geliştirilen arabuluculuk, uzlaştırmacılık kurumlarının, adalete, topluma ve sisteme verdiği büyük zararlar görülmelidir. Devletin var olmasını sağlayan toplum sözleşmesinin tek ve asli nedeni, adalet, huzur ve hakka ulaşma amaçlı, yargı düzeni ve hukuktur.

Devletin temeli adalettir. Devlet, yargı erkini ve hakkını özelleştiremez ve hiçbir şekilde devredemez. Yargı ve yargı hizmetleri kötülenerek ve yargıya güveni azaltarak, çözüm ve adalet sağlayamazsınız. Hak arama hürriyetine ve adil yargılanma hakkına engel olan arabuluculuk, tahkim ve uzlaştırma gibi müesseselerin, milli birlik ve beraberliğimizi ve toplumdaki adalet duygusunu yıpratacağı endişesini taşıyoruz.

Sosyal Hukuk Devleti ilkesine, adil yargılanma hakkına, hak arama özgürlüğüne ve yargı erkine sahip çıkılmalıdır. Kuruluş yasasında dahi adaleti değil menfaati öne çıkaran düzenlemelerin bu haliyle uygulanmasını doğru bulmak mümkün değildir.

İş yükü ve yargılama sürelerinin uzunluğu, hakim sayısının yetersizliği gibi sebepler, asla adaletten vazgeçmenin gerekçesi olamaz. Dava dosyaları uyuşmazlıklar adliyeye yük değildir. Asli görevidir.

Ortak çalışma alanlarımız olan Adliyelerin sahiplerinin biz avukatlar olduğu gerçeği ile eşit süjeler olarak, adliye yönetimi ile ilgili karar alma süreçlerinde ve adalet komisyonlarında baroların temsilcilerinin de yer alması gerekmektedir.

Adalet mülkün temelidir ilkesini kabul eden bir milletiz. Tarihte adalet, hukuk, ahlak, disiplin ve düzenle anılan bir gelenekten gelmekteyiz. 1923 yılında kurulan Cumhuriyetimiz, evrensel hukuk ilkelerini kabul etmiş, milli hasletimiz olan adalet, hak ve ahlak bilincine, insanlık tarihinin evrensel hukuk ilkelerini ve kurumlarını da eklemiştir.

Evrensel, milli ve manevi tüm hukuk, yargı, savunma ve adalet ilke ve değerlerimize ve özellikle vatandaşlık bilincine ve hukukuna sahip çıkmalı, birleştirmeli ve uygulamalıyız. Ancak ve ancak bu şekilde, milli birlik ve beraberliğimizi, ülkemizi, millet ve insan olarak varlığımızı, hukuki güvenlik ve huzurumuzu koruyabilir ve sağlayabiliriz. Devletimize, Cumhuriyetimize, Cumhuriyetin kurucu değerlerine ve Evrensel İlkelere sahip çıkmaktan başka bir yolumuz ve çaremiz yoktur.

Avukat ile müvekkilini aynı statüye koyan, avukatlık mesleğini icra edilemez hale getiren; savunma hakkını, adil yargılanma hakkını, adalete erişim hakkını, silahların eşitliği ilkesini, masumiyet karinesini ve avukatın sır saklama yükümlülüğünü ağır bir biçimde ihlal eden düzenlemeler, bir hukuk devletinde asla kabul edilemez. Avukatlık ve Baroların tartışma konusu yapıldığı ülkelerin durumu, tarihsel geçmiş ile sabittir. Bu tür ülkeler, uluslararası hukuka göre, müdahaleye açık ve müdahale edilebilir kapalı dikta rejimleridir. Barolar varsa, halkın hakları, özgür savunma, adil yargılanma ve insanca yaşam hakkı vardır.

Değerli meslektaşlarım, bizim anlayışımızda Barolar yargı erkinin savunma kurumudur. Barolar STK, STÖ ya da bir meslek odası değildir. Baro, savunmanın kendisi olan avukatların kurumudur. Hukuk kurumu olarak yönetilen ve yönetilmesi gereken barolar, yargıya, hukuka ve savunmaya güç; halkımıza hukuki güven ve huzur, avukatlara ise itibar ve onur getirecektir. Bütün bu nedenlerle bizim vazgeçilmez anlayışımız ve ilkemiz, baroların yargı erkinin savunma kurumu olduğu hususudur. Bu bağlamda, göreve geldiğimiz günden beridir yaptığımız çalışmalarla, Kayseri Barosunu Türkiye’nin en güzide, en tanınan, sözü dinlenen, güvenilir, en çalışkan, fikir, emek ve hizmet üreten Barolarından biri haline getirdik.

Dün akşam Baro başkanlığımız çatısı altında hukuk kurumlarının en üst düzeyde bir araya geldiği tarihi bir gece yaşandı. Yargıtay 1. Başkanı, Yargıtay Başsavcısı ve Türkiye Barolar Birliği Başkanının katılımı ile düzenlenen programımızda konuşmacılar yargıda güçlerin eşitliğini, savunmanın ve Baroların önemini vurguladılar.

İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın anlayışı; hukuk devleti ilkesinin gereğidir. Hukuk da, yargı da, devlet de, savunma hakkı da insanlarımız içindir.

Bu nedenlerle, tüm halkımızı bütün bu kavramlara, kurumlara ve değerlere sahip çıkmaya çağırıyorum. 5 Nisan Avukatlar Günü, avukat bireyler olarak bizim değil, her şeyden önce halkımızın ve Türk Milletinin günüdür. Zira, kutsal savunma hakkı; insanımızın ve milletimizin hakkıdır. 5 Nisan, halkımızın ve Milletimizin savunma, hukuki güvenlik ve hukuki huzur hakları ile kendilerinin, ülkelerinin ve çocuklarının geleceklerinin teminatı olan gündür.

5 Nisan demek, savunma hakkı, adil yargılanma hakkı, hukuki huzur, hukuki güvenlik ve geleceğe güvenle bakmak demektir.

Bu soyut cümlelerden sonra yukarıda arz edilen hususları sizlere tek ve muhteşem bir örnek ile somutlaştırmak istiyorum.

Kayseri Barosu Avukat hakları komisyonu üyelerimiz ile Baromuz arşivinde yaptığımız araştırmada İstanbul Bakırköy’de bir evde hizmetçilik yaparak geçimini sağlayan Naciye Hanımın 2 Temmuz 1973 tarihli Baromuza hitaben yazdığı Adli Yardım başvuru talebine rastladık. Eşi tarafından kendisine karşı açılan boşanma davasında baromuz avukatlarının yardımını talep eden Naciye Hanım dilekçesini şu cümleler ile sonlandırmıştır.

ADALETİN BİR KAPISI OLAN BARONUZDAN ADLİ MÜZAHARET YOLUYLA BENİ SAVUNACAK BİR VEKİL TAYİN ETMENİZİ HAKSIZ GÜÇLÜNÜN HAKLI GÜÇSÜZÜ KARŞI YENİLGİSİNE VASITA OLMANIZI TÜRKİYEDE DE ADALETİN VAR OLDUĞUNU GÖSTERMENİZİ YALVARARAK RİCA EDERİM.

Bütün bu nedenlerle, tüm halkımızın, milletimizin ve onların; yani halkın ve hakkın temsilcileri olan avukatlarımızın, bu anlamlı gününü şahsım ve yönetim kurulum adına kutluyorum.

Kamuoyunun bilgi ve takdirlerine saygılarımızla sunarız.

Kayseri Barosu Başkanlığı